11 Mayıs 2013 Cumartesi

şifamsın


küçük bi çocukken hep beyaz önlük giymek istemiş. 
okul müsamerelerinde hep doktor rolünü seçip beyaz önlük giymiş.
kader bu ya o önlüğü giyemedi benim annem ama bana hep doktorluk etti babamla beraber.
her felaketimde babamla beraber beni iyileştiren oldu.
aylarca ben yattım o yatakta, onlar başımda hemşire, doktor oldular ıhh demediler.
bi anne bi baba çocuğuna bi kez öğretir yürümeyi ama benim annem babam bana iki kez yürümeyi öğrettiler. 
ilk seferi nası olmuştu hatırlamıyorum ama ellerimde elleri vardı yine biliyorum. 
sonra yine el verdiler bana ikinci kez yürümeyi öğrettiler. 
şimdi babam annesinde yanında ve annem üçüncü kez bana yürümeyi öğretmeye hazırlanıyor. bu defa babamsız yaşıyoruz bunu ama bu defada aşıcaz biliyorum.
sırtımda babamın, elimde annemin elleri yine iyileşicem, tekrar yürümeyi öğrenicem.
yine iyileştirenim oldu, yine başımda o nöbetler tuttu, pansumanlarımı yaptı, değneklerimi taşıdı, çorağlarımı giydirdi, elim ayağım oldu.
sadece annem değil; iyileştiren, şifa veren oldu.
Allah'ın bi lütfu işte annemin doktorluğuda bana kısmet oldu.
Annem günün kutlu olsun
ve
şifan daim olsun =)))

11 Mart 2013 Pazartesi

doğum günüm-müş


.......
kocaman boşluklar, kocaman sıralı noktalar ve arkası gelmeyen bir hasret.
günden güne çoğalan, büyüyen bir hasret. başa çıkılır gibi değil. kim bilir bilenler belki diyordur;
"5 yıldır hiç mi dinmedi acın?".
- dinmedi napim.
kime ne ki?
ben yaramdan memnunum, yarimden de.
öyle özlüyorum ki babamlı günlerimi. bu ayrılığın sebebi bir insan olmuş olsa, hiç gözümü
kırpmadan öldürürdüm onu, kıyardım canına hiç düşünmeden.
ama Allah'tan gelene yapıcak bişi yok. isyanda etmiyorum aslında ama özlemek hele ki bu kadar aşıkken,
bu kadar canıma canken, ömrünü ömrüm bilmişken, bir göz kırpışı bile özlerken dayanmak çok zor.
esmerimdi, yakışıklımdı, bıyıklarında sevda taşıyanımdı, tombul yumuk elleri şifa dağıtanımdı,
her hasta olduğumda iyileştirinemdi, ikinci kez yürümeyi öğretenimdi,
gözleri annesinin hasretiyle yanan ama yine de gülümsemeyi; sevmeyi öğretenimdi, sadakatti baştan başa
40 yıldan fazla aynı kadına ömrünü vermekti, emekti çocuklarına ve kadınına adanmış bir ömürdü,
dili bembeyazdı yalansızdı, avuçlarının içi sıcaktı eğrilik yoktu,
ayaklarının altı pamuk gibiydi kötü yol hiç yoktu
ve kalbi sıcacıktı Allah aşkına adanmış O'na yaraşır olmak için uğraşan bir Kur'an yoldaşıydı,
BABAMdı O benim.
ömrümün tek aşkı, ağamdı, atamdı, tamlayanımdı.
ve ben şimdi eksik.
o kötü günden bi kaç ay önce doktora gitmişti doktor O'na "kalbin çok küçük amcacım" demiş.
iyi, tamam ama o kadar küçük bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığdırdı o zaman?
küçük değildi kalbi kocamandı, bakışları sertti belki ama gözlerinin içine bakınca bi hüzün görürdüm,
hep dolu olurdu gözlerinin içi.
sonra gülümserdi bir çocuk gibi muzip.
"Allah olmasa sana tapardım, sen ölürsen ertesi gün beni gömerler." derdim.
- hemen tövbe de.
derdi.
ölürüm sandım sen gidince, nefes alamam, bir daha bakamam sandım güneşin doğuşuna.
1823 gündür yaşıyorum.
daha ne kadar yaşarım Allah bilir.
sen gittiğin gün göğsümün tam orta yerine, kalbimin biraz üzerine
bir taş oturdu.
nefes alırken hep acıyor babacım.
sensiz günlerimde o taş bana eşlik ediyor ama yetmiyor.
kokunu özlüyorum ve sıcacık sarılmanı, saçlarımı örmeni, "sarı çiğdemim, Özlem'im" demeni özlüyorum,
sana bir kez daha sarılabilmek için geri kalan bütün ömrümü bile verebilirim ama o fırsat hiç elime geçmiycek,
biliyorum.
o gün benim miladım oldu. seni sensiz yaşadığım günlerin miladı.
elimi göğsüme koyup, gözlerimi yumuyorum ve sen yanımdasın.
elin hep omzumda çünkü sen babasın çekemezsin elini omzumdan.
varlığını hep hissediyorum ve seni kalbimde, dualarımda yaşatıyorum.
ve işte bir sürü sebepten senin gittiğin mevsimde doğmuş olmak çok canımı yakıyor.
çünkü gecenin bir yarısı odamın kapısını tıklatıp, "kızım oldu" diyerek gülümsemeyeceksin bana.
hep seni anacağım ve sen gittiğin günden sonra bir daha hiç doğmayacağım.
Kadir, Allah demekti ve sen bana Allah'ın bir lütfuydun.
sen benim türkülerim, sen benim karakartalım, sen benim yarım yaşanmış ilk aşkımsın.
babam olduğun için, bunca sırasını bekleyen dünyalık arasından baba olarak benim olduğun için,
annem gibi bir kadını sevip, onunla evlendiğin ve bu gururu bana verdiğin için,
tertemiz bir soyadı ve uğraşmadan kazandığım bu şan için teşekkür ederim.



seni ömrüm boyunca yaşatacağım.
seni seviyorum.


                                                                                                         "sarı çiğdemin"



http://www.youtube.com/watch?v=BxhguQey7o8

4 Mart 2013 Pazartesi

uzadı sürgün


uzadı sürgün

karşımdaki balkonun duvarlarına
ve odadaki pencerenin tozlarına aldırmadan
yine de bakıyoruum dışardaki hayata
sıcak vuruyor yüzüme ruzgarla karışık
ben hepsinden karışık
sen benden de karışık
mutfaktaki buhara ve sigaramın dumanına karışıyorum
camdan vuran sıcağa karışıyorum
sen bana karışıyorsun
sen bana karıştıkça yolum uzuyor sana
buhara ve dumana karışıyor hasretim
yollarım kapanıyor kendime
sana sürgünüm uzuyor
ben sana karışıyorum,sen hayata...

28 Ocak 2013 Pazartesi

dağılırsın..


bazen olur işte öyle tam düzelmişken.
nasılda güzel gelir oysa ki bilmeden nefesini nasıl keser.
mahveder seni sesinin kıvrımlı tınısıyla.
mani olmak istemezsin aslında çünkü sende istersin bazen onunla beraber parçalanmak.
kızarsın hatta ağlayarak kızarsın ama aptal bi gülümsemeyle sesini duyduğuna mutlu olursun.
onu görmek, sıkıca sarılmak, kokusunu almak istersin. 
olmayacak bilirsin. 
eskileri hatırına getirirsin.
bi sigara yakar dumanında dağılırsın yıllar sonra..